Kuarklardan bir tanesi olan, ilkokulda dahi öğretilen, bizim görüp de ne yaptığını anlayamadığımız bir EON yani ELEKTRONun, sonunda bir kuark değil, bir enerji dalgası olduğu anlaşılmış...
Elektron, bizim yine elle tutamadığımız, gözle göremediğimiz, ama; yansıma halinde hep var olduğunu bildiğimiz enerjinin ana kaynağı ise, bir anlamın zarfı deriz ona. Elektron, dün dalga iken, bugün, tüm enerji hallerinin dalga hali. Elektron canı ne şekle girmek isterse o şekle girebiliyor. Bu manada; evren de her mana bizim zihnimiz, yani manas ne kadar anlarsa, o şekle giriyor... Yani her şey sürekli bir şeye dönüşüyor... Hiçbir şey sabit değil... Bir şeyin yok olduğunu iddia ederken, onun manasını içeren tüm zarfları da böylece yok saymak; zihnin, bütünü parçalayarak görmesi oluyor. Tam da Batı-Modern stil bu. Her şeyi parçala ve kimse anlamasın...
Vedik Astroloji'de gezegenler insanlardır. Animedir... Yani sürekli hareket halindedirler. İnsanlar sürekli etkileşim halindedirler.
Tüm ilim-bilim dallarında, her şey zarflara konmuştur, sembollerle gösterilir. Çünkü Manas, ancak böyle anlar. Astroloji de; içinde bulunduğumuz planda, astronomi bilgilerini kullanarak, insan ile ilgili manaları zarflarla bizlere sunar. Davetiye gibi...
İster daveti kabul edersin; istersen bu davet bana göre değil, gelmem dersin gelmezsin. Neticede o davet hep vardır. Sen o davete gitmiyorsun diye, o davet YOK demek değildir. Vardır ve manalarıyla dansını yapıyordur. Öyle ki, müziğinin notaları, sadece dans ettirmez; insanı alır başka dünyalara götürür ve oralardaki manaları gösterir...
Kapalı gözler, sağır kulaklar, dumanlı zihinler; duymaz, görmez, dokunamaz ve böylece yok saymak çok kolaylaşır.